#Son Ormancı
Explore tagged Tumblr posts
Text
DMAX - Kasım 2024 (Yeni Programlar)
#Biraderler Tamirhanesi#DMAX#DMAX Frekans#DMAX Frekans Bilgileri#DMAX nasıl izlenir?#DMAX – Kasım 2024#DMAX – Kasım 2024 Yeni Programlar#DMAX – Kasım 2024 Yeni Sezon#DMAX – Kasım 2024 Yeni Sezonlar#İznik: Batık Gizem#Kasım 2024#Kleopatra&039;nın Gizli Mezarı#Lezzet Peşinde: Amerika#Modern Rehineciler#Shoreham Jet Kazası#Son Ormancı
0 notes
Text
simülasyon teorisi, lisan paradigması ve rainbow gathering
simülasyon teorisi, lisan paradigması ve rainbow gathering ilginç. genşler arasında popüler olduğu kadar garip bir şekilde newage müslümanların da inandığı bir şey, simülasyon teorisi. yani dünyanın bir simülasyon olduğu düşüncesi. kitle iletişimle kafamıza boca edilen gerçeklikten bahsediyorsak kesinlikle katılıyorum. sincabın simülasyon olduğunu düşünmüyorum lakin. evet, bir simülasyon, o güzel beyinlerimizin içine lisan vasıtasıyla kurulmuştur. çoğumuz kendini bu zihinsel çerçevenin içinde yaşıyor. düşüncenin dışını, yokluğundaki ebediyetin özgürlüğünü belki çocukluk döneminden sonra hiç tatmamıştır çoğu insan. onlar işte evet, simülasyonda yaşıyorlar. ve çoğunluk, hayatını zihinsel çerçevede sürdürmeye zorlandığı için. ve gerçeklik, zihnin yaratıcı gücünden etkilendiği için. özgür olmanın hayatı daha da çekilmez kıldığı garip bir uygarlık çağındayız. özgürlükten korkuyoruz. hem özgürlüğün başımıza bela açmasından, hem de özgürlükle ne yapacağımızı bilememekten. çok uzun yıllar önce bir buluşmaya katılmıştım. bu cehennette yaşamaya hala devam edebiliyorsam, orada şahit olduğum ve deneyimlediğim şeyin büyük payı vardır. gözünüzde canlandırın: dünyanın her yerinden gelen yüzlerce insan, bir ormanın içinde buluşuyorlar. çadırlar, tipiler kuruluyor. bölgedeki doğal malzemeler kullanılarak bir mutfak ve bir tuvalet inşa ediliyor. imece usülü, tüm görevleri dönüşümlü, kendiliğinden sahipleniyor insanlar. kişisel gereksinimlerle başkalarınınkiler bir ahenk halinde. ahenk, gözetiliyor, takip ediliyor. hiç sönmeyen, saygı duyulan bir ateş yakılıyor sonra. şarkılar eşliğinde, birlikte hazırlanıyor yemekler. yemek hazır olduğunda food circle diye seslenilerek çağrı yapılıyor, yarım saat içinde üç kere. sonra ateşin etrafında toplanıyor herkes. drum circle başlıyor yemekten önce. yüzlerce insandan oluşan kocaman bir çemberde, ritimde buluşuluyor. isteyen sesini kullanıyor, isteyen sadece dinliyor. bir süre sonra ritim sönümlenince konuşma çemberine geçiliyor. bir dal parçası; adı talking stick. bu dal bütün çemberi bir kez dolaşıyor. isteyen konuşuyor, isteyen yanındakine veriyor dalı. artık herkes iyice acıkmış oluyor. açlığın acelesini sabırla yatıştırdık, o yüzden tadını çıkararak yiyoruz yemeğimizi. herkes kendi kabını ve kaşığını kullanıyor. bu yemeğin içinde onlarca insanın sevgisi, katkısı ve emeği var. yemekler tabi ki, tamamen topraktan gelenlerle yapılıyor. buluşmada bireyler var, ama bütünün farkında ve onunla ahenkliler. kimse kimseye teşekkür etmemeye özen gösteriyor. lüzumsuz kibarlıkların yerini sevecen umursayış almış. çoğu insan yarı çıplak. insanlar sarılıyor, dans ediyor, birbirlerine masaj yapıyor, sevişiyor. üstencil olmayan, hükmetmeyen bir sözlü iletişim var. buluşmaya gelenler normalde şehirlerde yaşıyorlar. buradaki hallerinden çok uzak yaşamlar sürüyor çoğu. peki nasıl oluyor da bu ortamda böyle bir hale giriyorlar? buluşmanın öncesinde seed camp adı verilen temel bu noktada çok önemli. çünkü seçilen bölgeye giden çekirdek ekip, buluşmanın tabiatını oluşturuyor. diğerleri bu kökenin bir parçası olarak katılıyor buluşmaya. bahsettiğim, bir rainbow dünya buluşması. bir hipi ütopyasının tadım partisi gibiydi. ne yazık ki, biz ne kadar güzeldiysek, çevremize o kadar korkunç bir enerji musallat olmuştu. şimdi detaylı anlatmak istemiyorum fakat, buluşmanın son günlerinde bölge halkından iki ormancı, arkadaşlarımıza saldırdı ve tecavüz etti. olayın ardından, güvensizlik güçleri, buluşma alanına gelip konuyu kapatmamız için para teklif ettiler. yaşanan trajedinin faillerinin ceza alması için yasal süreç başlatıldı. tecavüze uğramış olan arkadaşlarımız defalarca bekaret testine sokuldu, saatlerce sorgulandı. sonra biz şehirde onlara destek için buluştuk, acıyı paylaşmaya çalıştık. failler sonunda hapse girdiler. özgürlük ve özgürlüğünü unutmuşların özgür olana karşı nefreti, potansiyelimiz ve bize dayatılan eften püften hayat. insanlığın hayli hazin bir dilemması. bu yüzden insanın dünyası, çok hüzünlü bir yer. şahsen mutluluk peşinde koşmaktansa bu hüznü yaşamayı tercih ediyorum. hüznü kabul etmenin yarattığı usul bir mutluluk hasıl oluyor üstelik bazen. çünkü nefretin, öfkenin, hıncın, kıskançlığın, açgözlülüğün ardında hep kırılmış hayaller var. hüznün görmezden gelinmesiyle ortaya çıkan canavarlar bunlar. bu kırılgan halimizi kabul etmek canavarları yok ediyor, gerçeğe yaklaştırıyor bizi. sadece gerçeğe yaklaşma arzusunun gücü sayesinde değil, içimde tüm duyguları kapsayan fakat onlardan sonsuz kat geniş bir tamlığın huzuru olduğu için de, hüzünden kaçmıyorum. onu yadsımaya yönelmiyorum. ona kölelik yapıyor hiç değilim. onu seviyorum, çünkü o gerçek. özgüre karşı nefretin ardında da hüzün var, ona duyulan müthiş bir özlem var. özgürlükten men edilmişlik var. bu men edilmişliğe yenilmişlik var. yenilmiş, eaten. zaten.
0 notes
Text
LoL Geliştiricileri Talep Edilen Briar Özelliğine Çalışıyor
August "Riot August" Browning'e göre, oyuna en son gelen şampiyon Briar için yakında bir çılgınlık barı eklenecek. İşte detaylar...
LoL Geliştiricileri Talep Edilen Briar Özelliğine Çalışıyor. Gorillaz’dan ilham alan ve her zaman aç olan ormancı Briar’ın canlı League of Legends sunucularında yerini almasının üzerinden yalnızca bir hafta geçti. Şampiyonun piyasaya sürülmesi, önce berbat bir kazanma oranına sahip olması, kırılmanın ötesine geçmesi ve şimdi de ilk yaşam kalitesi güncellemesini almasıyla bir rollercoaster…
View On WordPress
0 notes
Text
simülasyon teorisi, lisan paradigması ve rainbow gathering
simülasyon teorisi, lisan paradigması ve rainbow gathering ilginç. genşler arasında popüler olduğu kadar garip bir şekilde newage müslümanların da inandığı bir şey, simülasyon teorisi. yani dünyanın bir simülasyon olduğu düşüncesi. kitle iletişimle kafamıza boca edilen gerçeklikten bahsediyorsak kesinlikle katılıyorum. sincabın simülasyon olduğunu düşünmüyorum lakin. evet, bir simülasyon, o güzel beyinlerimizin içine lisan vasıtasıyla kurulmuştur. çoğumuz kendini bu zihinsel çerçevenin içinde yaşıyor. düşüncenin dışını, yokluğundaki ebediyetin özgürlüğünü belki çocukluk döneminden sonra hiç tatmamıştır çoğu insan. onlar işte evet, simülasyonda yaşıyorlar. ve çoğunluk, hayatını zihinsel çerçevede sürdürmeye zorlandığı için. ve gerçeklik, zihnin yaratıcı gücünden etkilendiği için. özgür olmanın hayatı daha da çekilmez kıldığı garip bir uygarlık çağındayız. özgürlükten korkuyoruz. hem özgürlüğün başımıza bela açmasından, hem de özgürlükle ne yapacağımızı bilememekten. çok uzun yıllar önce bir buluşmaya katılmıştım. bu cehennette yaşamaya hala devam edebiliyorsam, orada şahit olduğum ve deneyimlediğim şeyin büyük payı vardır. gözünüzde canlandırın: dünyanın her yerinden gelen yüzlerce insan, bir ormanın içinde buluşuyorlar. çadırlar, tipiler kuruluyor. bölgedeki doğal malzemeler kullanılarak bir mutfak ve bir tuvalet inşa ediliyor. imece usülü, tüm görevleri dönüşümlü, kendiliğinden sahipleniyor insanlar. kişisel gereksinimlerle başkalarınınkiler bir ahenk halinde. ahenk, gözetiliyor, takip ediliyor. hiç sönmeyen, saygı duyulan bir ateş yakılıyor sonra. şarkılar eşliğinde, birlikte hazırlanıyor yemekler. yemek hazır olduğunda food circle diye seslenilerek çağrı yapılıyor, yarım saat içinde üç kere. sonra ateşin etrafında toplanıyor herkes. drum circle başlıyor yemekten önce. yüzlerce insandan oluşan kocaman bir çemberde, ritimde buluşuluyor. isteyen sesini kullanıyor, isteyen sadece dinliyor. bir süre sonra ritim sönümlenince konuşma çemberine geçiliyor. bir dal parçası; adı talking stick. bu dal bütün çemberi bir kez dolaşıyor. isteyen konuşuyor, isteyen yanındakine veriyor dalı. artık herkes iyice acıkmış oluyor. açlığın acelesini sabırla yatıştırdık, o yüzden tadını çıkararak yiyoruz yemeğimizi. herkes kendi kabını ve kaşığını kullanıyor. bu yemeğin içinde onlarca insanın sevgisi, katkısı ve emeği var. yemekler tabi ki, tamamen topraktan gelenlerle yapılıyor. buluşmada bireyler var, ama bütünün farkında ve onunla ahenkliler. kimse kimseye teşekkür etmemeye özen gösteriyor. lüzumsuz kibarlıkların yerini sevecen umursayış almış. çoğu insan yarı çıplak. insanlar sarılıyor, dans ediyor, birbirlerine masaj yapıyor, sevişiyor. üstencil olmayan, hükmetmeyen bir sözlü iletişim var. buluşmaya gelenler normalde şehirlerde yaşıyorlar. buradaki hallerinden çok uzak yaşamlar sürüyor çoğu. peki nasıl oluyor da bu ortamda böyle bir hale giriyorlar? buluşmanın öncesinde seed camp adı verilen temel bu noktada çok önemli. çünkü seçilen bölgeye giden çekirdek ekip, buluşmanın tabiatını oluşturuyor. diğerleri bu kökenin bir parçası olarak katılıyor buluşmaya. bahsettiğim, bir rainbow dünya buluşması. bir hipi ütopyasının tadım partisi gibiydi. ne yazık ki, biz ne kadar güzeldiysek, çevremize o kadar korkunç bir enerji musallat olmuştu. şimdi detaylı anlatmak istemiyorum fakat, buluşmanın son günlerinde bölge halkından iki ormancı, arkadaşlarımıza saldırdı ve tecavüz etti. olayın ardından, güvensizlik güçleri, buluşma alanına gelip konuyu kapatmamız için para teklif ettiler. yaşanan trajedinin faillerinin ceza alması için yasal süreç başlatıldı. tecavüze uğramış olan arkadaşlarımız defalarca bekaret testine sokuldu, saatlerce sorgulandı. sonra biz şehirde onlara destek için buluştuk, acıyı paylaşmaya çalıştık. failler sonunda hapse girdiler. özgürlük ve özgürlüğünü unutmuşların özgür olana karşı nefreti, potansiyelimiz ve bize dayatılan eften püften hayat. insanlığın hayli hazin bir dilemması. bu yüzden insanın dünyası, çok hüzünlü bir yer. şahsen mutluluk peşinde koşmaktansa bu hüznü yaşamayı tercih ediyorum. hüznü kabul etmenin yarattığı usul bir mutluluk hasıl oluyor üstelik bazen. çünkü nefretin, öfkenin, hıncın, kıskançlığın, açgözlülüğün ardında hep kırılmış hayaller var. hüznün görmezden gelinmesiyle ortaya çıkan canavarlar bunlar. bu kırılgan halimizi kabul etmek canavarları yok ediyor, gerçeğe yaklaştırıyor bizi. sadece gerçeğe yaklaşma arzusunun gücü sayesinde değil, içimde tüm duyguları kapsayan fakat onlardan sonsuz kat geniş bir tamlığın huzuru olduğu için de, hüzünden kaçmıyorum. onu yadsımaya yönelmiyorum. ona kölelik yapıyor hiç değilim. onu seviyorum, çünkü o gerçek. özgüre karşı nefretin ardında da hüzün var, ona duyulan müthiş bir özlem var. özgürlükten men edilmişlik var. bu men edilmişliğe yenilmişlik var. yenilmiş, eaten. zaten.
0 notes